Değerli kardeşimiz,

Müstehcen neşriyatın çevremizi sardığı, açık saçıklığın salgın hastalık gibi cemiyete musallat olduğu bir devirde yaşıyoruz. Bu hastalık az çok herkesi tesiri altına almaktadır. Bilhassa gençliği kemirmekte, içten içe cevherini ve manevî duygularını yaralamaktadır.

Nefsî hisleri tahrik eden unsurların çoğalması kişilerde bazı kötü alışkanlıkların artmasına sebep olmaktadır. Kendisine nikâhı düşebilen nâmahreme bakmak, insanda harama karşı olan hassasiyeti azaltmakta, bilhassa kendisine çeki düzen veremeyen kimseler harama bakmayı normal ve mubah görmeye başlamaktadırlar. İşte bunun sonunda insanın maddî ve manevî bünyesinde bazı aksaklıklar meydana gelmektedir.

Bu mevzuda Bediüzzaman Hazretleri şöyle demektedir:

«Ehl-i İslâm'da nazar-ı haram ziyadeleştikçe, hevesât-ı nefsaniye (Müslümanlar arasında harama bakma arttıkça cinsî duygular) heyecana gelip vücudunda sû-i istimalât ile israfa girer. Haftada birkaç defa gusle mecbur olup, ondan, tıbben kuvve-i hafızaya (hafıza gücüne) zaaf gelir."

«Evet, bu asırda açık saçıklık yüzünden, hususan bu memâlik-i harrede (sıcak iklimlerde) o sû-i nazardan, sû-i istimalât, umumî bir unutkanlık hastalığını netice vermeye başlıyor. Herkes, cüz'i-küllî o şekvadadır.» 1
His ve heveslerine mağlûp düşen bazı kimselerde harama nazarın tahrikiyle vücuttan yapılan israf, umumiyetle ihtilâmla olur. Bazı kimseler ise bu «israfat»’a daha değişik bir şekilde düşerler. «İstimna, mastürbasyon» bu hususta en sık başvurulan tatmin yoludur: Her şeyden önce, anormal bir hareket olan bu iş, iradesi zayıf kimselerde görülen bir alışkanlıktır.

Evlenme çağına gelip de imkân bulamayan böyle kimselere Rabbimiz iffetli olmalarını tavsiye etmektedir:

«Evlenmeye imkân bulamayanlar, Allah kendilerini fazl u kereminden zengin kılıncaya kadar zinaya karşı iffetlerini korumaya çalışsınlar.» 2
Nefis ve heveslerinin tazyiki altında bulunan gençlere Peygamberimizin (asm) gösterdiği yol en güzelidir. Bu yolla genç, hem ibadet yapmış olur, hem de kendisine hâkim olma çaresini bulur.

İbni Mesud'un rivayet ettiği hadisi şerifte Peygamberimiz (a.s.m) şöyle buyurmaktadır:

«Ey gençler topluluğu, sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlilik gözü harama bakmaktan son derece önleyici, iffeti de en iyi koruyucudur. Evlenme masrafına gücü yetmeyen kimse de oruç tutsun. Çünkü oruç kuvvetli bir şehvet kırıcıdır."3
Başta oruç olmak üzere, İslâmî ve imanı meselelerle meşguliyet ve insanı günahtan koruyan bir çevrede bulunmak, kişinin iffetini muhafaza eden, onun harama gitmesine engel olan en güzel çarelerdir. Çünkü gayrimeşru yollara şeytan teşvik eder, nefis baskı yapar, hisler de sıkıştırır. Onları susturacak en tesirli çare, kalbi ve ruhu ulvî şeylerle meşgul etmek; ahlâklı kimselerle arkadaşlık etmektir.

Elle tatmin, âlimlerin çoğuna göre caiz değildir; haram sayılmaktadır.

«Onlar ki ırzlarını korurlar. Ancak hanımlarına ve sahip oldukları cariyelerine karşı münasebetleri müstesnadır. Çünkü onlar bu helâl olanlarda kınanmazlar. Kim de bu helâlden başkasını ararsa, işte onlar haddi aşanlardır.» 4
âyetini delil getiren Şafiî, Mâliki âlimleri ve İmam-ı Nesefî, istimnanın haram olduğuna hükmetmişlerdir.5

Eğer caiz olsaydı, Hz. Peygamber (asm) tarafından bir yol gösterilirdi, demektedirler. İmam Ahmed bin Hanbel ve îbni Hazm'a göre

«Meni, vücudun, dışarı atmaya muhtaç olduğu bir şeydir, onu eliyle atan kan aldıran gibidir ve caizdir.»
Hanbelî âlimleri bu caiz oluş şeklini iki şarta bağlamışlardır: Kişinin zinaya düşme tehlikesi, evlenmeye gücünün ve imkânının bulunmayışı.

Hanefî mezhebinin görüşlerini nakleden İbni Âbidin, bu hususta bazı âlimlerin görüşlerine yer vermektedir. Kişinin şehveti baskın gelir, kalbini meşgul edecek derecede fazla olur, bekâr bulunur veya evli olup da bir özürden dolayı hanımına yaklaşamazsa, şehvetini teskin etmek isteyen kimse için Fakih Ebulleys, «Böylesine bir vebal olmayacağını umarım.» demektedir.
Anasayfa

XtGem Forum catalog